Çalışan Deneyimi Yaklaşımını Yeniden Düşünmek

ÇALIŞAN DENEYİMİ YAKLAŞIMINI YENİDEN DÜŞÜNMEK


İnsan Kaynakları departmanındaki yöneticiler veya genel olarak şirket liderleri, çalışanlarına bir işletmenin çalışmak için harika bir yer olduğu duygusunu aktarmalıdır. Bu durum, hem mevcut çalışanlar hem de adaylar için önemli bir veri olarak kabul edilir. Şirketler, evcil hayvan sigortası yaptırmaktan şirkette eğlenceli oyunlar düzenlemeye kadar pek çok detayı değerlendirebilir. Tüm bu çabalar nitelikli çalışanların kendilerini iyi hissetmeleri, yüksek performans göstermeleri ve elbette şirkete bağlılıklarını artırmaları içindir. Ancak, bu yaygın fikirleri bir adım öteye taşımak ve çalışan deneyimi yaklaşımlarını daha geniş bir bakış açısıyla yenilemek, önemli bir rekabet avantajı getirir.


FİNANSAL İHTİYAÇLAR ODAK NOKTASI DEĞİL

Geleneksel şirket yöneticileri, bir çalışanı yalnızca iyi bir maaş artışı, prim veya benzeri parasal ödülle elde tutabileceklerini düşünür. Günümüzde, çalışanların yöneticilerden beklentileri salt parasal bir ilişkinin çok ötesindedir. Şirketler, çalışan deneyimi (EX) konusuna gerekli önemi veren şirketler, çalışan hakları veya ayrıcalıkları için çok daha büyük bütçeler ayırmaya başlamıştır. Örneğin, Fortune 500 şirketleri, kişiselleştirilmiş çalışan deneyimi konusunda oldukça başarılıdır. Fortune 500 şirketleri yaptıkları bir açıklamada, her çalışan için yılda ortalama 2.500 ABD doları harcadıklarını belirtmiştir.


Gartner, yakın zamanda çalışan deneyimi hakkında özel bir anket gerçekleştirdi. Yaklaşık 5000 çalışan ve 150 İK lideri bu araştırmaya dahil oldu. İK liderlerinin yalnızca %23’ü, çalışanlarının pandemi sonrasında şirketle birlikte kalacağını tahmin ediyor. Öte yandan, çalışanların %31’i şirketlerinin onlar için benzersiz bir hizmet sunduğunu belirtiyor.


ÇALIŞANLAR İŞÇİ DEĞİL, BİREY OLARAK GÖRÜLMEK İSTİYOR

Çalışmanın yazarlarından Carolina Valencia, şirketlerin en iyi koşulları sunma yarışında olduğunu ancak bunu yaparken yalnızca temel ihtiyaçlara odaklandıklarını vurguluyor. Oysa bilindiği gibi günümüzde çalışanlar, maddi nitelikler yerine duygusal motivasyonla harekete geçmek istiyor. Başka bir deyişle, günümüz çalışanları büyük ölçüde “işçi” olarak değil, “insan” olarak ele alınmayı talep ediyor.


Yöneticiler, liderler, insan kaynakları görevlileri, çalışanların işlerinden çok daha fazlasını önemsediğini hissettirmek zorundadır. Bu etkileşim, çalışan deneyimi ve aidiyetin en önemli silahlarından biridir. Sadece paraya dayalı bir motivasyon biçimi, çalışanlarınızı uzaklaştırabilir. Duygusal olarak önemsendiğini hisseden bir çalışanı ikna etmek daha kolaydır. Pandemi gibi endişe verici ve belirsiz bir süreçte bu tür duygu veya beklentiler çok daha keskin hale gelmiştir.


Ocak 2021’de yürütülen ankette, çalışanların %47’si yaşadıkları stres düzeyinin önceki deneyimlerinin çok ötesinde olduğunu vurgulamıştır. Öte yandan, bu kişilerin yalnızca %37’si işletmelerinin onların bireysel yaşamlarında neye ihtiyaç duyduğunu anlayabildiğini belirtmiştir. Başka bir deyişle, ortalama olarak her 3 kişiden 2’si kaygının yoğun olduğu bir dönemde şirketten gerekli insani desteği ve anlayışı görmediğini bildirmiştir. Bu açıdan bakıldığında, işletmeler çalışanlarına her anlamda değer verdiğini hissettirmeli, deneyimlerini kişiselleştirmeli ve tüm süreçlerde onlara destek olmalıdır. Buradaki ilişkinin odak noktasında insani bir anlaşmadan söz etmek mümkündür.


OTONOM ÇALIŞMA MODELLERİ İÇİN ALAN YARATIN

Çalışma düzeninde belirli bir esneklik sağlamak ve direksiyonu çalışanlara verecek formüller geliştirmek, performansın artmasında etkili olur. Örneğin, Novartis adlı ilaç şirketinde çalışan tüm ekipler, kendi çalışma modellerini özerk bir biçimde belirleme hakkına ve özgürlüğüne sahiptir. Rentokil şirketinin de benzer bir modeli benimsemeye başladığını görmekteyiz.


Gartner, çalışma gruplarına özerklik vermenin iş performansında yaklaşık %40’lık bir artış sağlayacağını vurguluyor. Son olarak, kişisel gelişim süreçlerini teşvik edecek stratejiler geliştirmek ve organizasyon içinde ortak bir amaç duygusu aşılamak, çalışan deneyimi yaklaşımlarını yeniden düşünmek için kritik öneme sahiptir.


Öte yandan, çalışanların iş dışında sahip oldukları unsurlarla bağ kurmak da önemlidir. 60% oranında katılımcının yer aldığı Gartner anketinde, özel yaşama ve aileye verilen önemin kendileri için çok kritik bir kriter olduğu belirtilmektedir.


Start your free 7-day trial with MonitUp today!