Çalışan Deneyimi Tasarımı, tıpkı Tasarım Odaklı Düşünme gibi, birçok kuruluşun gündemine aldığı ancak anlamlandırmakta zorlandığı bir yaklaşımdır. Covid-19 pandemisiyle birlikte daha da önemli hale geldiği için Çalışan Deneyimi Tasarımı’nı tam olarak anlamak önemlidir. Bu yazıda, bu sorunu ortadan kaldırmak amacıyla Çalışan Deneyimi Tasarımı’nı tüm yönleriyle ele alacağız.
Çalışan Deneyimi Tasarımı, aynı zamanda Çalışan Deneyimi Tasarımı veya kısaca EX Tasarımı olarak bilinir, Tasarım Odaklı Düşünme metodolojisini kullanan bir yaklaşımdır. Çalışanların ihtiyaçlarının veya sorunlarının belirlenmesini ve hem etkili hem de hızlı çözümler sunulmasını sağlar. Motivasyon ve yaratıcılık için uygulanabilecek teknikler, yöntemler ve araçlardan oluşur; sadece İnsan Kaynakları (İK) tarafından değil, aynı zamanda yöneticiler ve farklı birimler tarafından da kullanılır. Sürekli değişen çalışan deneyimi, sürekli bakım ve ilgi gerektirir.
Çalışan deneyimi; fiziksel ortam, araçlar ve teknoloji, kültür ve ortamdan oluşur. Bunları sırasıyla ele alalım:
Fiziksel Ortam: Çalışan insanların hayatlarının büyük bir bölümünü işte geçirdiği söylenebilir. Bu nedenle, çalışanların üretimde bulundukları fiziksel ortamda kendilerini rahat hissetmeleri önemlidir. Fiziksel ortam özellikleri, kat planından birlikte çalışan kişilerin demografik özelliklerine kadar geniş bir perspektifte ele alınmalıdır.
Teknoloji: Araçlar ve teknoloji, çalışanların üretim yapabilmesi için temel ihtiyaçlardır. Genç neslin iş dünyasına girmesiyle birlikte, gelişmiş teknoloji kullanma eğilimi ortaya çıkmıştır. Artık, zaman çalan ve verimliliği engelleyen eski teknolojiler geride kalmakta, yeni teknolojilere yer açılmaktadır.
İşyeri Kültürü: Çalışanların kendilerinden beklenene karşı nasıl hissettikleri, işyeri kültürünü oluşturur. Çalışan deneyimi açısından çok önemli olan işyeri kültürü, yalnızca yüksek maaşlarla yaratılamaz. Çalışanlara verilen değeri gösteren her şey bu noktada önem taşır.
Çalışan Deneyimi Tasarımı, Tasarım Odaklı Düşünme metodolojisini kullanan bir yaklaşım olduğu için öncelikle bu metodolojiyi öğrenmek gerekir. Tasarım Odaklı Düşünme aşamalarına kısaca değinelim:
Empati, Tasarım Odaklı Düşünme’nin temelidir. Ayrıca, ortak yaratım, yaparak öğrenme ve bütünsel düşünme de çok önemlidir. Ortak düşünme, farklı bakış açılarını ve disiplinleri birleştirmeyi ifade eder. Bu sayede birden fazla çözüm önerisine ulaşılabilir. Yaparak öğrenme, hızlı geliştirme ve test etmeye dayalı geri bildirim odaklı bir yaklaşımdır. Burada planlamadan çok eylem ve öğrenmeye daha fazla zaman ayrılır. Bütünsel düşünme ise ürünün, hizmetin, sürecin ve iş birliğinin toplu olarak incelenmesidir. Bu sayede sürdürülebilir çözümler ortaya çıkabilir.
Günümüzde bir kuruluşun katma değeri, sadece kâr ve gelirle değil, çalışanları, müşterileri ve kamu için yarattığı sosyal değerle de ölçülmektedir. Burada bir parantez açmak gerekirse: “Akıllı” işletmeler müşteri deneyimini etkili şekilde ele almanın yollarını ararken, “daha akıllı” işletmeler maksimum katılım için çalışan deneyimine odaklanmaktadır. Diğer bir deyişle çevik ve yenilikçi organizasyonlar, çalışanlarında aidiyet duygusu yaratmayı ve bu hedefe katkıda bulunduklarını hissetmelerini önemser.
Globalforce’un “Çalışan Deneyimi” adlı çalışmasında, çalışan deneyiminin performansla bağlantılı olduğu ortaya çıkmıştır. Daha açık ifade etmek gerekirse, bir kuruluş çalışanlarını ne kadar takdir eder ve memnun ederse, onların daha iyi performans göstermesi de o kadar olasıdır.
Öte yandan, Y ve Z Kuşaklarını kazanmak için çalışan deneyimi gereklidir. Bu kuşakları elde tutmak, olumlu bir işveren markası oluşturmanın yolunu açar.
Kaynaklar,
https://staffbase.com/blog/the-anatomy-of-an-employee-experience-refining-todays-workplace/
https://www.playficient.com/employee-experience-design/
https://hrtrendinstitute.com/2018/09/03/design-thinking-employee-experience/